Kararsızlık

Duygular birbirinden pek de ayrı değildir aslında. Örneğin; kaygılanınca üzülürsün, üzülünce kaygılanırsın. Sadece bazen biri daha baskındır ve diğerini göremezsin.

Eğer bir konuda kararsızsan yani ne yapacağını bilmiyorsan bu; elinde yeterli veri olmadığı anlamına gelir. Birçok konuda ve uzun süreler kararsız kalıyorsan bu da kötü şeyler beklediğin anlamına gelebilir. Kötüyü bekliyorsan, ne yaparsan yap huzursuzluk seninle gelecektir. Yani o kararsız kaldığın şeyi yapmasan da… Çünkü kötüyü beklemek çoğunlukla bir alışkanlıktır.

Elinde yeterli veri yokken zihnine başvurarak karar vermeye çalışman; o konuyu sıklıkla düşünmene sebep olur. Bu yolla, enerjini gelişeceğin yerlere değil de bu düşüncelere akıtmış olursun.

Kararsızlığın başka bir sonucu da zıt duygular arasında gidip gelmektir. Üzülürsün, kaygılanırsın, kurmaya başlarsın, karar vermek ya da anlamak için debelenirsin, tamam zannedersin. Eğer sonuç istenen yöndeyse anlık olarak rahatlar, mutlu ve güvende hissedersin. Ama sonra emin olamadığın için tekrar kararsız kalır, üzülürsün, kaygılanırsın ve yeniden kurmaya başlarsın…

Sanki kurarak çözebileceksin? Öyle olsa kurmana gerek olmaz. Bilirsin. Hafızanda keskin bir şekilde duruyor olur. Düşünerek sonuca ulaşma çabanı fazla uzatıyorsan şunu bilmelisin; zihin anıları yorumlarıyla bozar. Yani bilgi topladığın yer gerçeklik değil. O da neresiyse?

Böyle durumlarda yapılabilecek akıllıca şeylerden biri denemektir. Veri yoksa veri sağlamaktır. İş işten geçince pişman olmak hiçbir şey kazandırmaz. “Bir sonraki sefer yaparım.”, “O şöyle yaparsa böyle yaparım.”, “Bu kişiyle olmaz, başkasıyla denerim.”, “Bu iş görüşmesinde değil sonraki görüşmede söylerim.” dedikçe, asla o kişi ve durum gelmez. Sen hep ıskalarsın. Şimdi yapmazsan, yapamayacaksın. Üzüntü ve kaygı zaten var. Zaten baş edebiliyorsun. Ne olabilir ki?